Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması Nedir?

Avrupa Birliği («AB») Fit For 55 paketinin kilit noktalarından birini oluşturan AB Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (“AB SKDM”) geçtiğimiz mayıs ayında AB resmî gazetesinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

AB SKDM kapsamında, demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre, elektrik ve hidrojen sektörlerinde faaliyet gösteren şirketler için öngörülen geçiş süreci tamamlanmasının ardından mali yükümlülüklerin devreye girdiği asıl uygulama dönemi 1 Ocak 2026 itibariyle başlayacaktır. Bu tarihten itibaren, SKDM Tüzüğü ekinde yer alan ithal ürünlerle ilişkili karbon emisyonları için oluşan mali yükümlülük, SKDM sertifikalarının AB’ye verilmesiyle karşılanacaktır. Bu kapsamda, ürüne gömülü her 1 ton CO2 eşdeğeri sera gazı emisyonu için 1 SKDM sertifikasının AB’ye teslim edilmesi gerekmektedir.

İhracatının yüzde 45’ini Avrupa Birliği’ne gerçekleştiren Türkiye ise, SKDM ve benzeri uygulamalar ışığında kendi sınırda karbon düzenlenmesi mekanizmasını oluşturmak için önemli adımlar atmış ve İklim Kanunu hazırlıklarına başlamıştır. 

Türkiye’nin AB SKDM'den muaf olması, SKDM ile uyumlu bir emisyon ticareti sistemi kurmasına bağlıdır. SKDM, ürünün ancak ihracatçı ülkede bir karbon fiyatına tabi olması halinde teslim edilecek SKDM sertifika sayısının azaltılabileceğini ifade etmektedir. Bu, yurt içinde uygulanan karbon fiyatlandırma tedbirlerinin (örneğin emisyon ticareti sistemi kurgulanması) Türk şirketlerini SKDM'nin ekonomik etkilerinden korumaya yardımcı olabileceğini yansıtmaktadır.

Emisyonların ticaretinin yapılması sayesinde şirketlerin, daha düşük maliyetleri sağlayacak düşük emisyonlu sistemlere yatırım yapması beklenmektedir. Buna karşılık bazı şirketler düşük emisyonlu teknolojilere yatırım yapmak yerine üretim faaliyetlerini karbon fiyatlandırma araçlarının kullanılmadığı bir ülkelere kaydırmayı tercih etmektedir. Bunun sonucu olarak karbon sızıntısı (carbon leakage) problemi ile karşı karşıya kalınmaktadır. Bu nedenle, AB’de  Emisyon Ticaret Sistemi’ne tabi olan şirketler için karbon ücretleri nedeni ile maliyetler artarken, karbon ücreti  yabancı şirketler rekabette çok daha avantajlı bir konuma gelmektedir.

Bu durumun önlenmesi için tek seçenek ise ithal edilen ürünler için bir sınırda karbon düzenlemesi mekanizması kurgulanmasıdır. Dolayısıyla AB, SKDM kapsamında yabancı şirketleri de karbon fiyatlandırmasına tabi tutarak, hem karbon sızıntısının önlenmesi, hem de rekabetçi ortamın korunmasını amaçlamaktadır.

Türkiye’deki Gelişmeler

Geçtiğimiz Kasım ayında yayımlanan İklim Kanunu Taslağı kapsamında yeşil kalkınma vizyonu çerçevesinde sera gazı emisyonlarının azaltılması için emisyon ticaret sistemi başta olmak üzere karbon fiyatlandırma araçları geliştirileceği ifade edilmektedir. Kanun Taslağı ayrıca kurgulanacak emisyon ticareti sistemine ilişkin hükümleri de içermektedir.

Oluşturulması planlanan emisyon ticareti sistemi kapsamında yer alan işletmelerin, sera gazı emisyonuna neden olan faaliyetlerini yürütebilmesi için İklim Değişikliği Başkanlığı’ndan sera gazı emisyon izni alması zorunlu olacaktır.

Emisyon ticareti sistemi kapsamında farklılaştırılmamış nitelikte, devredilebilen, kaydi olarak ihraç edilen ve belirli bir süre boyunca bir ton karbondioksit eşdeğerinde emisyon izni sağlayan sermaye piyasası araçları(tahsisatlar) uygulamaya konulacaktır. Şirketler, emisyon ticaret sistemi kapsamında doğrulanmış yıllık emisyon verilerine karşılık gelecek şekilde yıllık tahsisat tesliminde bulunmakla yükümlü olacaktır. Tahsisat teslim yükümlülüğünü yerine getirmeyen şirketler ise, bir sonraki takvim yılına ilişkin tahsisatlarını teslim ederken 2872 sayılı Çevre Kanunu’nda belirtilen yaptırıma esas emisyonlara eşit miktarda tahsisatı da teslim etmekle yükümlü olacaktır.

Bizi takip edin: