Anayasa Mahkemesi 15 Eylül 2023 Tarihli İptal Kararlarına İlişkin

Özet

15 Eylül 2023 tarihli ve 32310 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 22/06/2023 tarihli ve E: 2022/134, K: 2023/116 sayılı kararı ile kişilerin belirli yakınlarıyla gerçekleştirdiği tasarruf işlemlerinin doğrudan bağışlama sayılacağını düzenleyen hükmün iptaline karar verilmiştir. Yine aynı tarihli E: 2023/33, K: 2023/117 sayılı karar uyarınca ticaret sicilinden terkin edilen şirketlerin ihyasına ilişkin dava açılma süresini silinme tarihinden itibaren beş yıl ile sınırlandıran hüküm iptal edilmiştir.

22/06/2023 tarihli ve E: 2022/134, K: 2023/116 sayılı iptal kararı

İtirazın konusu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 28. maddesinin 1. fıkrasının 1 numaralı bendi uyarınca kişilerin kanunda belirtilen yakınlarıyla gerçekleştirdiği ivazlı tasarruf işlemlerinin “bağışlama” olarak öngörülmesi ve kişilerin kamu borçlusu olması halinde bahsi geçen tasarruflarının kamu alacaklısı tarafından iptale konu edilebileceğidir.

İlgili düzenleme, kamu borçlusunun henüz haciz, aciz veya iflas hali gerçekleşmemiş ancak bu hallerden birinin yakın zamanda gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda şüpheli tasarruflarda bulunması, söz konusu tasarrufların başka bir isim altında gizlenmesi, bu tasarrufların aslında ivazsız olduğunun ve tasarruftaki gerçek iradenin ispatının zor olmasından kaynaklanmakta ve bu şekilde mal kaçırılmasını önleyerek kamu alacaklısının korunacağı ileri sürülmekteydi.

Anayasa Mahkemesi aşağıdaki sebeplerle anılan bendin Anayasa’ya aykırı olduğunu değerlendirmiş ve oybirliği ile iptaline karar vermiştir:

  • Kamu alacakları ödemesine daha hafif bir sınırlamayla ulaşılabilecek olması halinde o yolun tercih edilmesi gerektiği,
  • Tasarruf konusu malın değerinin tam veya fazlasıyla ödenmiş olması, alacaklıların tasarruf işlemi dolayısıyla zarar görmemesi, alacaklıların alacağı tahsil ve cebri icra imkanlarının zorlaştırılmamış hatta kolaylaştırılmış olması veya tasarruf tarafı üçüncü kişilerin iyi niyetli olup olmadığını değerlendirmeye imkân verilmemesi, taraflara sayılan hususların ispatı yönünden delil, bilgi ve belge sunma olağanı tanınmaması,
  • Kamu alacağının korunmasının, aksi ispat edilebilir bir karineyle de mümkün olabileceği,
  • Söz konusu hükmün gerek mülkiyet hakkı gerekse hak arama özgürlüğünü zedeleyici niteliği.

İptal kararı yayımdan itibaren 9 ay sonra yürürlüğe girecektir. İ

lgili karara ulaşmak için tıklayınız.

22/06/2023 tarihli ve E: 2023/33, K: 2023/117 sayılı iptal kararı

İtirazın konusu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen geçici 7. maddenin 15. fıkrası kapsamında “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesidir.

Karar kapsamında alacaklılar ile hukuki menfaatleri bulunanların haklı sebeplere dayanarak ihya talebiyle mahkemeye başvurmaları için itiraz konusu kuralla öngörülen azami sürenin bu yolu işlevsiz kılıp kılmadığı değerlendirilmiş ve aşağıdaki sebeplerle söz konusu “silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde” ifadesi oybirliği ile iptal edilmiştir:

  • İhya başvurusu için düzenlenen sürenin başlangıç tarihi açısından, hukuki menfaati bulunanın veya alacaklının bu başvuru imkanından haberdar olması şartı aranması gerekirken, böyle bir düzenleme mevcut değildir. Dolayısıyla, ihya başvurusu yolunun işlevsiz hale gelmesine neden olabilecek bir durum söz konusudur.
  • İhyanın ileri sürülmesinde haklı bir sebebin olması halinde, talep sahibi kişinin bu durumu öğrendiği an, öğrenebileceği makul bir tarih ve talebin hukuken ileri sürülebilir hale geldiği tarih uyarınca ihya yoluna başvurulması şeklinde düzenleme yapılması gerekirken, sicilden silinme tarihinden itibaren başlayan süre ihya yolunun işlevini gerçekleştirmesi önünde engel teşkil etmektedir.
  • İhya başvurusuna ilişkin azami sürenin silinme tarihinden itibaren başlatılması Anayasa’da güvence altına alınan mülkiyet hakkı ve bağlantılı olarak temel hak ve hürriyetler uyarınca etkili başvuru hakkına aykırıdır.

İlgili karara ulaşmak için tıklayınız.

 

Bizi takip edin: