Anayasa Mahkemesi Eşlerin Birbirine Ait Kişisel Verilere İzinsiz Erişimi ile İlgili Karar Verdi

Özet

Anayasa Mahkemesi (“AYM”), 18 Mart 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 3 Şubat 2022 tarih ve 2019/20473 başvuru numaralı kararı (“Karar”) ile ilgili kimseye (“Başvurucu”) ait kişisel verilerin kişinin birinci derece yakınları tarafından hukuka aykırı şekilde ele geçirilmesini Anayasa md. 20 ile düzenlenen “Özel Hayatın Gizliliği” kapsamında Anayasa’ya aykırı buldu.

Karara konu olayda başvurucunun eşi, doktor olması sebebiyle mesleki imtiyazlarını kullanarak başvurucunun evlilikleri öncesi döneme ait sağlık bilgileri/hastane kayıtlarına ulaşmış ve bu verileri taraflar arasında devam etmekte olan boşanma davasında mahkemeye delil olarak sunmuştur. Başvurucu, bu müdahale dolayısıyla eşinden şikayetçi olmuş ancak ilgili Başsavcılık verilere erişen kimsenin birinci dereceden yakın olması dolayısıyla kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Bunun üzenine ilgili kişi AYM’ye başvurmuştur.

AYM, genel ilkeler bağlamında somut olayı değerlendirirken Anayasa’nın 20. maddesi ile kişisel verileri her türlü müdahale ve sınırlamalara karşı güvence altına aldığını vurgulamıştır. Bununla beraber kararda temel hak ve hürriyetlerin niteliğini belirleyen 12. maddesi kapsamında devletin temel hakları korumaya yönelik pozitif yükümlülüğünden bahsetmiştir. Buna göre devletin pozitif yükümlülükleri uyarınca aşağıda sayılan güvenceleri yerine getirmekle yükümlü olduğunu ifade etmiştir.

  • Kişilerin özel ve aile hayatına keyfi olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin haksız müdahalelerini önlemek
  • Haberleşmede kullanılan ifadelerin gizliliğinin sağlanmasını sağlamak ve haberleşmeye yönelik haksız müdahaleleri önlemek

AYM, yapmış olduğu incelemede kişisel verilerin korunması bakımından eş de dahil olmak üzere üçüncü kişilerle veri paylaşımını değerlendirmiştir. Kararda, kişisel verilerin paylaşılması hususunda her kimle olursa olsun kesinlikle açık rıza alınması gerektiği, somut olayda Başvurucu’nun evlenmeden önceki döneme ait sağlık bilgilerini eşine açıklamamış olması dolaysıyla açık rızasının varlığından bahsedilemeyeceği, Başvurucunun şikayeti hakkında Başsavcılık tarafından verilmiş olan “eşlerin diğer eş hakkında birinci dereceden yakını olması nedeniyle kişisel ve sağlık bilgilerine ulaşma hakkının bulunduğu, bu nedenle şüphelinin eyleminin mahremiyetin ve özel hayatın ihlali olarak değerlendirilemeyeceği” yönündeki değerlendirmesinin açıkça dayanaktan yoksun olduğu, böylesi bir değerlendirmenin kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı bakımından kişiyi korumasız bırakacağı ifade edilmiştir.

AYM, Başsavcılığın soruşturmayı derinleştirmeden “birinci dereceden yakın” değerlendirmesinde bulunarak kovuşturmaya yer olmadığına karar vermesini devletin pozitif yükümlülüklerine aykırı olduğunu dolayısıyla Anayasa md. 20 ile düzenlenen özel hayata saygı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını ihlal ettiğine karar vermiştir.

Ek olarak AYM, kişinin cezai sorumluluğuna ilişkin hukuki sorunların incelenmesi, ceza soruşturma ve kovuşturma sürecinin mahkûmiyet kararı ile sonuçlanması ve bu durumda takdir edilecek cezanın miktar ve mahiyetinin belirlenmesinin kendi görev alanında olmadığını vurgulamıştır. Bu konuların esasen derece mahkemelerinin takdirinde olduğunu belirterek dosyayı yeniden soruşturma yapmak üzere derece mahkemesine göndermiştir. 

Sonuç

Kararda da belirtildiği üzere ilgili kişinin eşi de dahil olmak üzere birinci dereceden yakınlarıyla kişisel veri paylaşımında açık rıza alınması gerektiği ve özel hayata saygı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının herkese karşı ileri sürülebileceği ortaya konmuştur. 

Kararın yayımlandığı Resmî Gazete’ye buradan ulaşabilirsiniz.

Bizi takip edin: