Bankalar ve Finans Kuruluşlarının Enflasyon Düzeltmesinin Vergisel Sonuçlarından Yararlanmasını Engelleyen Kanun Hükmünün Anayasallığı Tartışmaları

  • 5 dakikalık okuma
  • 02 Nisan 2024
Yapay Zeka

Vergi Usul Kanunu'nun geçici 33. maddesi gereğince şirketlerin 31.12.2023 tarihli mali tabloları üzerinde enflasyon düzeltmesi yapılması öngörülmüştü; ancak 28.12.2023 tarihinde yayımlanan 7491 sayılı Kanun'la banka, sigorta şirketleri ve diğer finans kuruluşlarının, 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde yapacakları enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farklarını kazancın tespitinde dikkate almayacakları düzenlenmiştir.

Banka ve finans kuruluşlarının diğer mükelleflerden farklı olarak enflasyon düzeltmesinin vergisel sonuçlarından yararlanamamasına neden olacak söz konusu düzenlemenin Anayasa'da güvence altına alınan kanun önünde eşitlik (AY 10), mali güce göre vergileme ve vergi yükünün adaletli dağılımı (AY 73) ilkelerine aykırı olduğunun iddia edilebileceği görüşündeyiz.

Hukuki Tartışma ve Finans Kuruluşları Lehine Öne Sürülebilecek Olası Argümanlar

  • Hukuk devletinde vergilemenin gerçek duruma göre yapılması gerektiği; enflasyon düzeltmesinin, mali görünümün gerçek duruma uyarlanmasından ibaret olduğu; bu düzeltme yapılmadan yapılan vergilemenin keyfi bir vergileme olacağı, kaldı ki ülkedeki enflasyonist ortamın da devletin sorumluluğunda olduğu, mükelleflerin mali tablolarının enflasyon nedeniyle gerçek durumu yansıtmamasından kaynaklı vergi yükünün mükellefe yüklenemeyeceği öne sürülebilir. Nitekim, Anaya Mahkemesi’nin "gayrisafi hasılat" üzerinden vergi alınması mali güce göre vergileme ve hukuk devleti ilkelerine aykırı bulduğu kararları bulunmaktadır çünkü giderler dikkate alınmadığında vergileme gerçek kazanç üzerinden yapılmamış olacak, stok devir hızı yüksek, kârlılığı düşük firmalar mali güçlerinin üzerinde bir vergileme ile karşı karşıya kalacaktır.
  • Anayasa Mahkemesi’nin vergilendirmede sektörel ayrımlara izin veren kararları bulunmakla birlikte, bu düzenlemenin, bankaların kendi arasında dahi farklı sonuçlar yarattığı, her bankanın parasal olmayan kıymetlerinin mali tablolarındaki ağırlığı farklı olabileceği için kimisinin vergi yükünü artırırken kimisinin azalttığı dolayısıyla mükellefler arasında keyfi bir ayrım yapıldığı, sonuç olarak kanun önünde eşitlik ilkesinin ihlal edildiği söylenebilir.
  • Kanun gerekçesinde bankalarla ilgili düzenlemenin gerekçesi, tahsil edilecek vergilerin "ciddi olarak düşeceği" öngörüsüdür. Oysa AYM’nin geçmişte "ekonomik istikrarın sağlanması ve kamu borç stokunun azaltılması" ve “ekonomik program hedeflerini tehlikeye düşüren gelir kaybının telafisi” amaçlarını anayasal haklara olağanüstü müdahaleler bakımından haklı neden görmeyen kararları bulunmaktadır.
  • Enflasyon düzeltmesine ilişkin ilk kanuni düzenleme 2003 yılında yapılmıştır. Düzenleme yapıldığında bankalar bakımından bir istisna getirilmemiştir. Uygulamanın ilk kez başlayacağı sene bankaların ayrık tutulmasıyla çelişkili bir uygulamaya gidildiği ve haklı beklentilerin korunması ilkesinin ihlal edildiği iddia edilebilir.

Vergi idaresinin ise bunlara karşı AYM’nin geçmişte banka ve finans kuruluşlarının diğer mükelleflerden farklı vergisel düzenlemelere tabi tutulabileceğini kabul ettiği ve vergi uyuşmazlıklarında mali güce göre vergileme ilkesinin mali gücü fazla olanın daha fazla vergilenmesi gerektirdiğini söylediği kararlarını öne sürmesi olasıdır.

Dava Sürecine İlişkin Değerlendirmelerimiz

Uyuşmazlık bir kanun hükmünün uygulanmasının Anayasaya aykırı olacağı iddiasından kaynaklandığı için ilgili vergi beyannamesini ihtirazi kayıtlı olarak verdikten sonra 30 gün içinde dava açmak ve davayı görecek mahkemeden AY 152'ye göre uyuşmazlığı itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne önüne götürmesini ve karar belli olana kadar dosya hakkında bekletici mesele kararı vermesini talep etmek gerekmektedir.

Anayasa Mahkemesi değerlendirme sürecinin öne çekilmesi için geçici vergi beyannamelerinin de ihtirazi kayıtlı olarak verilerek dava açılması mümkündür, fakat yargılama açısından bu bir zorunluluk değildir. Öte yandan önemle belirtmek isteriz ki kurumlar vergisi beyannamesi ihtirazi kayıtla verildikten sonra bu beyana kaşı her halükârda dava açmak gerekecektir.

Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümemektedir (AY 153/5). Dolayısıyla bu konuyu dava yoluna götürenlerin davaları sonucunda AYM'den bir iptal kararı gelirse bunun sonuçlarından dava açmamış olanlar, usuli sebepler dolayısıyla yararlanamayacaktır.

İzleme ve Destek
Bizi takip edin: