Danıştay 3. Daire, 29.11.2023 tarihli ve E.2023/3106, K.2023/4982 sayılı kararı ile, Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’ne 19 seri no.lu Tebliğ ile eklenen “40. Yabancı Paraların ve Altın Hesaplarının Türk lirası Mevduat ve Katılma Hesaplarına Dönüştürülmesinden Elde Edilen Kazançlara İlişkin İstisna Uygulaması” başlıklı kısmının, “40.3.1.1. Yabancı paraların dönem sonu değerlemesinden kaynaklanan kur farkı kazançlarına ilişkin istisna” başlıklı alt bölümünü iptal etmiştir.
Hatırlanacağı üzere, 7352 sayılı Kanun’la getirilen değişiklikle, döviz cinsinden mevduat ve katılma hesaplarının Türk lirasına dönüşümünün desteklenmesi kapsamında yeni bir vergisel teşvik ihdas olunmuş ve kazancı bilanço esasına göre tespit edilen gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını Türk lirasına çevirmeleri ve kur korumalı mevduat hesaplarına yatırmaları halinde dönem sonu değerlemesinden kaynaklanan kur farkı kazançlarının son üç aya isabet eden kısmı kurumlar vergisinden istisna edilmişti. Kanun değişikliğinin ardından yayımlanan 11.02.2022 tarihli ve 19 seri no.lu Kurumlar Vergisi Tebliği ise istisna edilecek kur farkı kazançlarının hesaplanmasında kanunda yer almayan bazı yöntemler getirmiş; örneğin, kur farklarının hesaplanmasında söz konusu yabancı paraların ilgili hesaba giriş sırasının esas alınması gerektiği belirtilmiş, yani bir anlamda “ilk giren ilk çıkar” (FIFO) yönteminin kullanılması öngörülmüş; öte yandan birden fazla döviz tevdiat hesabı bulunan mükelleflerin bu hesaplarının birlikte dikkate alınması istenmişti.
Tebliğin kanuna aykırılığı iddiası ile açılan davada Danıştay 4. Daire daha önce kanunla belirlenmeyen bir yükümlülüğün tebliğ ile getirilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı ve bu konuda düzenleme yapma konusunda idareye bir yetki de verilmediği gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı verilmişti. Danıştay 4. Daire’nin vergi dava dairesinden idari dava dairesine dönüştürülmesinden sonra dosyayı görmeye devam eden Danıştay 3. Daire, bir tebliğ ile vergilendirmeye ilişkin kanunla çerçevesi çizilen bir konuda usul ve esasların bakanlık tarafından belirlenebilmesi için bu konuda bakanlığa bir yetki verilmiş olması gerektiği, olayda böyle bir yetki verilmediği, ayrıca istisnaya tabi tutarın hesaplanmasında hangi yöntemin kullanılacağı ve birden fazla tevdiat hesabının birlikte dikkate alınacağı konusunda kanunda bir belirleme yapılmaksızın tebliğde bir düzenleme yapılamayacağı gerekçesiyle Tebliğ’in alt bölümü iptal etmiştir.