Türkiye iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, Paris Anlaşması'nın etkin uygulamasını tesis etmek üzere 2015 yılında sunulan Ulusal Katkı Beyanı’nı güncelleyerek, Birleşmiş Milletler Sekretaryası'na sundu. Güncellenen Ulusal Katkı Beyanı’nda Türkiye’nin iklim kriziyle mücadele kapsamında aldığı aksiyonlar ve önümüzdeki dönemde uygulanması planlanan politika ve stratejilere yer veriliyor.
Türkiye'nin ilk sunduğu Ulusal Katkı Beyanı, 2012-2030 dönemini kapsıyordu. Güncellenen beyanda ise Türkiye, sera gazı emisyonlarını 2012'ye kıyasla 2030'a kadar %41 oranında azaltma ve 2053 yılına kadar net sıfır hedefine ulaşma yönündeki uzun vadeli bir hedef ortaya koyuyor. Güncellenen beyanda ek olarak, 2053 net sıfır emisyon hedefini içeren Türkiye İklim Kanunu Taslağı’na ilişkin görüşmelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde devam ettiği ifade ediliyor.
Ulusal Katkı Beyanı, uzun vadeli planlama ve sürdürülebilir kalkınma öncelikleri bağlamında hazırlanmıştır. İklim değişikliği ile mücadele, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir kalkınma yaklaşımı gerektirdiğinden, Kalkınma Planı doğrultusunda iklim değişikliği ile mücadele politikaları ve stratejileri belirlenmiştir. Bu kapsamda beyan, Türkiye’nin iklim kriziyle mücadele doğrultusunda aldığı aksiyonlar ve uygulanması hedeflenen politika ve stratejileri ifade etmektedir.
Türkiye, iklim kriziyle mücadele eylemlerini izlemek ve denetlemek amacıyla 2012 yılında bir izleme, raporlama ve doğrulama sistemi geliştirmiştir. Bu sistem aynı zamanda küresel trendler ışığında geleceğe yönelik karbon fiyatlandırma politikalarının altyapısını oluşturmaya da hizmet etmektedir. Bu bağlamda, Türkiye'de bir Emisyon Ticaret Sistemi kurulması, 6. Orta Vadeli Program (2023-2025) ve Türkiye'nin Yeşil Mutabakat Eylem Planı'nda tanımlanan hedeflerden biridir. Sistem, emisyon yoğun sektörleri içerecek şekilde planlanmıştır ve uygulama prensibi, azaltım hedefine göre bir emisyon üst sınırı tanımlanacağı anlamına gelmektedir; böylece sistem kapsamındaki emisyonlar belirlenen bir seviye ile sınırlandırılacaktır.
Enerji sektöründeki emisyonları azaltmak amacıyla alınacak aksiyonlar ise temelde enerji verimliliği prensibi göz önünde bulundurularak belirlenmiştir. Beyan’da yer verildiği üzere Türkiye, enerji sektöründe fizibilite, piyasa koşulları ve enerji güvenliğini göz önünde bulundurarak, yaklaşık 33 GW güneş kurulu güç kapasitesine, 18 GW rüzgar kurulu güç kapasitesine ulaşmayı, 35 GW hidroelektrik kurulu güç ve 4,8 GW nükleer kurulu güç kapasitesine ulaşmayı, 2030 yılına kadar ise birincil enerji tüketiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını %20,4'e çıkarmayı hedeflemektedir. Bu kapsamda Türkiye, enerji verimliliği ve yenilenebilir potansiyelini mümkün olan en üst düzeyde kullanmayı amaçlamaktadır.
Finans sektöründe ise, iklim eylemleri için elverişli bir yatırım ortamı yaratmak ve yeşil finansal ekosistemi güçlendirmek hedeflenmiştir. 2022 yılında yeşil ve sürdürülebilir sermaye piyasası araçlarının benimsenmesini teşvik etmek amacıyla “Yeşil Borçlanma Aracı, Sürdürülebilir Borçlanma Aracı, Yeşil Kira Sertifikası, Sürdürülebilir Kira Sertifikası Rehberi” yayımlanmıştır. Rehber yeşil projelerin finansmanında uyulacak temel ilkeleri ve yurt dışı ihraçlarında uyulması gereken esas ve ilkeler belirlemektedir. Buna ek olarak, 2022 yılında Türk Ticaret Kanunu'nda yapılan değişiklikle Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’na, Kurum tarafından belirlenen işletmeler ve kuruluşlar için uluslararası standartlarla uyumlu Türkiye Sürdürülebilirlik Standartları belirleme ve yayımlama yetkisi verilmiştir. Yapılan bu düzenleme ile uygulamada birliği ve sürdürülebilirliğe ilişkin raporlamaların uluslararası sahada geçerliliğini sağlamak amaçlanmıştır. Bununla birlikte Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Sigortacılık gibi kurumlar da Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’na uygun olmak kaydıyla kendi alanları için geçerli olacak standartlarla ilgili olarak ayrıntıya ilişkin düzenlemeler yapabilecektir.
Ulusal Katkı Beyanı’nda ayrıca, Türkiye’nin finansal kaynakların yeşil yatırımlarla karşılanmasını kolaylaştıracak ulusal bir yeşil sınıflandırma hazırlığında olduğu ve yeşile geçişini hızlandırmak amacıyla kamu teşvik çerçevesinin gözden geçirileceği ifade edilmektedir. İklim politikaları ile desteklenecek yeşil finans çerçevelerinin, özel sektörde yapılan sürdürülebilir yatırımları artıracağı düşünülmektedir.
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Sekreteryası’na sunduğu raporun tamamına
adresinden ulaşabilirsiniz.