1 Temmuz 2022 tarihli ve 7417 sayılı Torba Kanunun 50. maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na bir geçici 15. madde eklenmiş ve yeni bir varlık barışı düzenlemesi yapılmıştı. Kanundaki düzenlemeyle ilgili açıklamalarımızı 5 Temmuz 2022 tarihli bültenimizle sizlerle paylaşmıştık.[1]
Kanunda on üç fıkradan oluşan tek madde ile düzenlenen yeni varlık barışı uygulamasının ayrıntıları, 9 Ağustos 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 1 Seri No.lu Bazı Varlıkların Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Genel Tebliğ ile açıklanmıştır.
Tebliğ’de uygulamaya yönelik olarak özetle şu ek ayrıntılar yer almaktadır:
- Kanun kapsamında yapılacak başvurular için standart form, beyanname ve dilekçeler yayımlanmıştır: Yurt dışında bulunan varlıkların banka veya aracı kurumlara bildirimi için kullanılacak form (EK 1), kendilerine bildirim yapılan banka veya aracı kurumların vergi dairesine sorumlu sıfatıyla verecekleri beyanname (EK 2), Türkiye’de bulunan varlıkların vergi dairesine bildirimi için kullanılacak beyanname (EK 3) ve yurtdışındaki varlıklar yurda getirildikten sonra şartların varlığı halinde alınabilecek vergi iadesi için vergi dairesine sunulacak dilekçe (Ek 4) tebliğ ekinde yer almaktadır.
- Yurtdışında bulunan varlıklar için banka veya aracı kurumlara yapılacak bildirim, vekil veya kanuni temsilci aracılığıyla da yapılabilecektir. (Türkiye’de bulunan varlıkların beyanı ise herhalde genel beyanname verme usulüne tabi olduğu için ayrıca bir açıklama yapılmamıştır.)
- Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda mevcut ya da yeni açılan bir hesaba ilgili varlığın transferi işlemlerinde, bildirimde bulunan hesap sahibi ile yurt dışından varlığı transfer edenin farklı kişiler olmasının söz konusu hükümden faydalanılması açısından herhangi bir öneminin bulunmadığı açıklanmıştır.
- Yurt dışında bulunan ancak kapsama girmeyen varlıkların (örneğin taşınmazların) 31.03.2023 tarihine kadar kapsamdaki varlıklara dönüştürülmek suretiyle söz konusu madde hükümleri çerçevesinde Türkiye’ye getirilmesi mümkün olacaktır.
- Tebliğ’de “Türkiye’ye getirilmek”ten maksadın ne olduğu açıklanmıştır: Buna göre, (i) Para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının fiziki olarak Türkiye’ye getirilmesi veya bu varlıkların Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi, (ii) Fiziki olarak Türkiye’ye getirilmesi veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi mümkün olmayan menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının ise aracı kurumlara bildirilmesi halinde ilgili varlıklar Türkiye’ye getirilmiş olacaktır.
- Kanun’da bildirim ve beyan süresi sona erdikten sonra bildirim veya beyanlara ilişkin düzeltme yapılamayacağı belirtilmiş iken, Tebliğ’de düzeltmenin yapılamayacağı tarih açıkça 31.03.2023 olarak gösterilmiş ve ayrıca bu tarihten önce birden fazla bildirim yapılmasına ve daha önce yapılan bildirimlerin düzeltilmesine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
Öte yandan, Tebliğ’de aşağıdaki hususlarda kanunda bulunmayan ve kanuna aykırılığı tartışılabilecek açıklamalara yer verilmiştir:
- Şirketlerin kanuni temsilcileri, ortakları veya vekilleri adına görünen varlıkları şirket adına bildirime konu ederek Türkiye'ye getirmesi veya Türkiye'deki banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer etmesi ya da Türkiye'de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan varlıklarının şirket adına beyan edilmesi suretiyle varlık barışından yararlanılabilmesi mümkün kılınmıştır. Keza, şirket veya şirket ortaklarına ait olduğu halde şirketin kanuni temsilcileri, ortakları veya vekilleri dışındaki kişilerce tasarruf edilen varlıklar şirket adına; gerçek kişilere ait olduğu halde bu kişilerin ortağı veya kanuni temsilcisi oldukları yurt dışındaki şirketlerce tasarruf edilen varlıklar da ilgili gerçek kişi adına bildirim veya beyana konu edilebilecektir. Kanunda kişi/şirket üzerine olmayan varlıklardan bahsedilmediği için kanunun kapsamının genişletildiği söylenebilir.
- Kanun’da bildirim veya beyana esas değerlerin tespitine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Tebliğ’de ise Türk lirası cinsinden paranın nominal değeriyle; dövizin TC Merkez Bankası döviz alış kuruyla; altının rayiç bedeliyle; pay senetleri, tahvil ve bono gibi borçlanma araçlarının varsa borsa rayiciyle, borsa rayici yoksa rayiç bedeliyle, bu bedel tespit edilemiyorsa alış bedeliyle, bu bedel de belli değilse nominal değeriyle; yatırım fonu katılma belgelerinin ilgili piyasasında belirlenmiş kapanış fiyatıyla; taşınmazların rayiç bedeliyle değerleneceği belirtilmiştir.
- Yurt dışında bulunan varlıkların bildirimi üzerine tahsil edilen vergilerin şartların sağlanması sonrasında bildirim sahibine iadesi konusunda Kanun’da bir süre sınırı olmadığı halde talebin düzeltme zamanaşımı içinde yapılması aranmıştır.
- Bildirim veya beyan konusu yapılan varlıkların daha sonra elden çıkarılmaları halinde oluşan zararların, gelir veya kurumlar vergisi bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmeyeceği düzenlemesi Kanun’da da mevcuttur ancak söz konusu varlıkların elde tutulması ve elden çıkarılmasından doğan kazanç ve iratların tam tersine olarak gelirin veya kurum kazancının tespitinde dikkate alınacağı açıklaması ilk kez Tebliğ’de yapılmıştır.
- Tebliğ’e göre bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle ödenen vergiler, hiçbir suretle gider yazılamayacak ve başka bir vergiden mahsup edilemeyecektir.
- Kanun’da bildirilen veya beyan edilen varlıklara isabet eden tutarlara ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve tarhiyatı yapılamayacağı açıklanmış, herhangi bir vergi türü gösterilmemişken; Tebliğ’in ilgili maddesinde inceleme ve tarhiyat yasağı gelir, kurumlar ve katma değer vergisi ile sınırlanmıştır.
- Tebliğ’e göre vergi incelemesine başlanılan veya takdir komisyonuna sevk edilen tarihten sonra bildirimde veya beyanda bulunulması durumunda bulunan matrah farkları üzerinden vergi tarhiyatı yapılabilecektir. Kanun’da bu şekilde varlık barışından yararlanılmasını engelleyen bir düzenleme yer almamaktadır.
Kanun’da idareye yalnız “madde kapsamına giren varlıkların Türkiye’ye getirilmesi ve bildirimi ile işletmeye dâhil edilmelerine ilişkin hususları, bildirim ve beyana esas şekli ile maddenin uygulanmasında kullanılacak bilgi ve belgeler ile iade işlemlerine ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirleme” yetkisi verildiği halde, Tebliğ’de bu yetkinin aşıldığı, kaldı ki Kanun’da düzenlenmeyen hususların ikincil mevzuatta düzenlenmesinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve kanuni bir hak olan varlık barışından yararlanma şartlarının bu şekilde kısıtlanamayacağı iddia edilerek olası uyuşmazlıkların mükellefler tarafından yargıya taşınması mümkündür.
Tebliğ’in tamamına şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
1 Bkz. https://www.gsghukuk.com/tr/bultenler-yayinlar/duyurular/7417-sayili-kanunun-varlik-barisi-duzenlemeleri.html