Fatma Zelal Dondar - Şüheda Barlas
Gümrük Kanunu’nun 234. maddesinde, vergi kaybına neden olan işlemlere uygulanacak cezalar belirlenmiş olup, söz konusu maddenin 6. fıkrasında, bu ceza tutarlarının aynı kanunun 241/1. maddesinde belirtilen usulsüzlük cezası miktarından az olamayacağı düzenlenmiştir. 1/1/2021 tarihi itibariyle bahsi geçen miktar 173,00 TL olarak belirlenmiştir.
Gümrük yükümlülerinin karşılaştığı ceza kararlarına bakıldığında, gümrük idarelerinin her ithalat kalemi başına ve her vergi türü için ayrı ayrı ceza hesapladığı ve bu nedenle gümrük yükümlülerinin eksik ödediği cüz’i vergi tutarları sebebiyle altından kalkamayacakları ceza yüküyle karşılaştıkları görülmektedir.
Örneğin; A ithalatçısının 1 beyanname ile 10 kalem eşya ithal ettiğini varsayalım. A ithalatçısı, ithalat sırasında bu eşyaların toplam kıymetini 20 TL eksik beyan etmiştir. Gümrük Kanunu’nun 234. madde kapsamında 3 kat ceza ödemesi gereken ithalatçı adına, bu düzenleme nedeniyle, her bir eşya kalemi (10) her vergi türü için ayrı ayrı ceza hesaplanmaktadır. Yani ithalatçı, 1.730,00 TL (173,00 X 10 = 1.730, 00 ) gümrük vergisi, 1.730,00 KDV, eğer eşya ÖTV’ye tabi ise 1.730,00 TL ÖTV ve bazen de 1.730,00 TL KKDF cezası olmak üzere, 20 TL eksik beyan ettiği gümrük kıymeti için toplamda 6.920 TL para cezası ile karşı karşıya kalmaktadır.
Öncelikle bu düzenlemeyle varılmak istenen amacın suç ve ceza siyaseti çerçevesinde yorumlanması doğru olacaktır. Türk ceza sistemi içerisinde uygulanan cezaların ana amacının caydırıcılık ve ıslah olduğu kabul edilen bir gerçektir. Bu nedenle kanun koyucu vergi kaybına neden olan bir işlem nedeniyle uygulanacak cezanın sembolik değil de caydırıcı olmasını amaçlamış ve bu cezanın en azından vergi kaybına neden olmayan işlemler için uygulanacak usulsüzlük cezası miktarının altında kalmamasını hedeflemiştir. Bu sayede 20 TL eksik beyan için 60 TL yerine en az usulsüzlük cezası kadar yani 173,00 TL ödenmesi gerektiğini düzenlemiştir. Ancak bu düzenlemenin, her kalem bazında ve her vergi türü açısından ayrı ayrı uygulanmak suretiyle gümrük yükümlülerini altından kalkamayacakları derecede ceza yükü ile karşı karşıya bırakmak, öncelikle kanunun amacını ziyadesiyle aşmakta ve cezanın orantılı olma ilkesini açıkça ihlal etmektedir.
Bunun dışında, Gümrük İdaresi’nin söz konusu uygulaması, gümrük yükümlülerinin başvuracağı uzlaşma, indirimli ödeme gibi idari çözüm yollarını tıkamakta ve tutarın yüksek olması sebebiyle gümrük yükümlülerini dava yoluna başvurmaya yöneltmektedir.
Bu durum da hem yargı yükünü artırmakta hem bahsi geçen idari çözüm yollarını işlevsiz kılmaktadır. Bu nedenlerle, konu ile ilgili olarak, suç ve cezada orantılı bir sonuç doğuracak şekilde ivedi bir şekilde düzenleme yapılması ve uygulamaya konulması gerektiğini düşünmekteyiz.